22 Eylül 2008 Pazartesi

öyle bir düşünün: TV’nizin arkasına bağlanan kaç farklı kablo var?


Şöyle bir düşünün: TV’nizin arkasına bağlanan kaç farklı kablo var? Muhtemelen bir DVD oynatıcıya sahipsiniz. Uydu alıcı ile TV yayınlarını izliyor, ses sistemi ile mükemmel sesin keyfine varıyorsunuz. Belki de bilgisayarınızı TV’ye bağlayıp büyük ekranın tadını çıkartıyorsunuz. Buna bir de güç kablosunu ekleyin; oldu mu karmakarışık bir görüntü.Sharp, bu görüntüden sıkılanlar için, tüm cihazlarla kablosuz olarak iletişim kurabilen yeni bir teknolojiye imza attı. Acquos X serisi LCD TV’ler, dileyenler için küçük bir verici ile birlikte geliyor. Mevcut tüm cihazlarınızı bu vericiye bağlıyorsunuz, TV içerisindeki alıcı da vericiden gelen sinyalleri seyre sunuyor. Böylece TV’nin arkasına sadece güç kablosunu takmanız yeterli oluyor.

Bunu mümkün kılan, WHDI (Wireless High Definition Interface) adı verilen bir kablosuz iletişim standardı. Standart HDMI sinyallerini hiçbir kayıp olmadan, 1080p ile iletilmesini sağlıyor. TV ve verici arasında maksimum 30 metreye kadar iletim sağlanabiliyor. Bu sayede tüm ek cihazalrı gözden uzak bir köşede toplama şansına sahip olabiliyorsunuz.
Teknik özellikler ve fiyat
Sharp’ın kablosuz LCD TV’si


Acquos X serisi 37, 42 ve 47 inçlik boyutlara sahip. Televizyonların en çok ilgi çeken özelliği ise, hiç kuşkusuz teknik detaylardan önce 1,35 inçlik derinliği. Dünyanın en ince LCT TV’leri arasında sayılan Acquos X, 15.000:1 dinamik kontrast oranına, 450 cd/m2 parlaklığa, 120 Hz tazeleme hızına ve 176 derece bakış açısına sahip. 12 bit işlemci renkleri işlemek konusunda son derece başarılı. TV üzerinde 3 adet HDMI girişi bulunuyor. Kablosuz verici için ekstra 800 Dolar harcamak istemeyenler, ek cihazları TV üzerindeki bağlantılar yardımıyla yapma şansına da sahip.

Gelelim fiyata… TV’lerin Japonya fiyatı 37 inç için 3.290 Dolar, 42 inç için 3.290 Dolar ve 47 için 4.510 Dolar.

27 Aralık 2007 Perşembe

mutlulugun resmi cizildi






MUTLULUK NEDİR Kİ:-))'

"MUTLULUK NEDİR Kİ:-))'

Faturalarını ödeyebiliyorsan, Bir işin var demektir.
Pantolonun biraz sıkıyorsa, Aç kalmıyorsun demektir.
Gölgen seni izliyorsa, Güneş ışığını görüyorsun demektir.
Otobüsten indiğin yerden işyerine yolu uzun buluyorsan, Yürüyebiliyorsun demektir.
Hükümet hakkında eleştiri yapabiliyorsan, Konuşma özgürlüğün var demektir.
Yanındaki adamın sesinden rahatsız oluyorsan, Duyuyorsun demektir.
Camları silmen , çatıyı onarman gerekiyorsa, Bir evde yasıyorsun demektir.
Doğalgaz faturan yüklü geliyorsa, Isınıyorsun demektir.
Yığınla yıkanacak ve ütülenecek çamaşırların varsa, Yığınla giyeceğin var demektir.
Çalar saatin sabahın köründe çalıyorsa, Yaşıyorsun demektir.
Aksamları kendini yorgun hissediyor ve bacakların ağrıyorsa, O gün üretici olmuşsun demektir.
VE TÜM BUNLARIN FARKINA VARABİLİYORSAN MUTLUSUN DEMEKTİR......
MUTLULUK .....Sorunsuz bir yaşam değil, Onlarla başa çıkabilme yeteneği demektir."

28 Temmuz 2007 Cumartesi

KARA TOPRAK
Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sâdık yârim kara topraktır
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Benim sâdık yârim kara topraktır
Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü isteğim topraktan aldım
Benim sâdık yârim kara topraktır
Koyun verdi kuzu verdi süt verdi
Yemek verdi ekmek verdi et verdi
Kazma ile döğmeyince kıt verdi
Benim sâdık yârim kara topraktır
Âdem'den bu deme neslim getirdi
Bana türlü türlü meyva yedirdi
Her gün beni tepesinde götürdü
Benim sâdık yârim kara topraktır
Karnın yardım kazmayınan belinen
Yüzün yırttım tırnağınan elinen
Yine beni karşıladı gülünen
Benim sâdık yârim kara topraktır
İşkence yaptıkça bana gülerdi
Bunda yalan yoktur herkes de gördü
Bir çekirdek verdim dört bostan verdi
Benim sadık yârim kara topraktır
Havaya bakarsam hava alırım
Toprağa bakarsam dua alırım
Topraktan ayrılsam nerde kalırım
Benim sâdık yârim kara topraktır
Dileğin varsa iste Allah'tan
Almak için uzak gitme topraktan
Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan
Benim sâdık yârim kara topraktır
Hakikat ararsan açık bir nokta
Allah kula yakın kul da Allah'a
Hakkın gizli hazinesi toprakta
Benim sâdık yârim kara topraktır
Bütün kusurumuzu toprak gizliyor
Merhem çalıp yaralarımı düzlüyor
Kolun açmış yollarımı gözlüyor
Benim sâdık yârim kara topraktır
Her kim ki olursa bu sırra mazhar
Dünyaya bırakır ölmez bir eser
Gün gelir Veysel'i bağrına basar
Benim sâdık yârim kara topraktır

Aşık Veysel ŞATIROĞLU

15 Mart 2007 Perşembe

Bir gün anlarsın hayal kurmayı;
Beklemeyi, ümit etmeyi.
Lanet edersin yaşadığına...
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın..
Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın.

Siz de böyle misiniz bilmiyorum ama ben böyleyim;

Tutamayacağım sözler vermem.
Adımlarımda "kim ne der" diye düşünmem.
Basit kişilerle polemiğe girmem.
Dünyada kimse üzülsün istemem.
Bazı şeyleri asla affedemem.
Geçmişe takılıp dert etmem.
Yaşanmışlıkları kolay silemem.
Acıyı tanıdığım için, kimseye çektirmem.
Cesaretsizliği "gurur"la örtmem.
Yalan ve taktiklerle uğraşmayın, yemem!
Dostlarıma laf ettirmem.
Tutkularım var, vazgeçemem!
Gidiyorsan eğer, çok özlesem bile dön demem.
Artik kimseye kolay kolay güvenemem.
Bir daha güvenmedikçe sevemem.
Ağır geliyorsa bunlar, firar serbest, üstelemem.

Gidenin Ardından...

Gidenin Ardından...
Bir gözleri vardı ömre bedel...
Kasını çattı mı, yagmurlar yagar,
Yüzü güldü mü, günes açardı...
írüme yagan bir bahar yagmuru,
Kıs ortasında açan bir kardelen,
En parlak aksam günesi,
En mavi bulut o idi benim için...
Kanatlanır, kus olur uçardım onunla...
Herkesi kucaklayacak kadar büyürdü yüregim,
Sevgi saçardım dört bir yana...
Bir onu görür,
Bir onu duyar,
Bir onu söylerdim...
Lokmalar bogazıma dizilirdi yanında,
O birsey yese, ben doyardım...
Benim gözümde ne oldugunu hiç umursamadı oysa o...
Yetmedim ona!
Gitti! Gitti!
En ulasılmaz gökkusagı oldu!
Bir Mayıs yagmurunun ardından,
Gitti!
-Nedenini hiç anlayamadım...-
...
Eser Tunay

11 Mart 2007 Pazar

ŞİİR EDEBİYAT TARİH FIKRA: çile

ŞİİR EDEBİYAT TARİH FIKRA: çile

mektup

Sen...Yüzümdeki gülüşlerin,ellerimdeki terlemenin,yüreğimdeki deli atışın sebebi...Her gece uykum,her sabah güneşim.Yıldızım,ay'ım,akan kanım.Bitmeyen masalım.Bahçedeki çiçeğim,çiçekteki rengim.Gökyüzüm,denizim,mavim sen...
Sevdamın adresi,aşkımızın menzili,içkimdeki tat,yaşadığım hayat sen...Sebebim,niyetim,geleceğim,geçmişim,bilinmezl iğim,belirsizliğim,kararlılığım,kararsızlığım sen...Bitmez yolculuğum, sonsuzluğum.Sen,gözüm,elim,yüreğim.Bebe ğim sen...
Hani gidecek olsan,yollarına sererim tüm kır çiçeklerini.Bilirim basamazsın çiçeklere de yine kalırsın benimle.Üzülecek olsan,içim erir,kalırım öyle.SENİ ÜZEN BİŞEY BENİ BİN ÜZER İNAN.Kırıyorsam seni,bu benim dengesizliğimdendir,şaşırmışlığımdandır.Kendimle kavgalıyım ben.Bir yanım sana tutkun,bir yanım çok bencil.Kayboluşlara vuruyorum kendimi,seni üzdüğümü bilmeden.Her kayboluşum yara açıyor sende biliyorum.Ah ben,nasıl da vurdumduymaz olabiliyorum bazen...Bakma bana birtanem,içimdeki aşkın büyüklüğünü ölçme bunlarla.Seviyorum diyorsam seni,öyle.Gereğinden fazla 'erkeğim'bazen,bağışla...
Seni bilirim ben,bir tek seni.Seni söylerim,seni duyarım her yerde ve her zaman.Sensiz olmaya gücüm yok artık,sensizliğe katlanmak benim harcım değil.Seni her şeyinle,ay parçası yüzünle,duruşunla,gülüşünle,bakışınla,konuşmanla,ç ocukluğunla,olgunluğunla,kızgınlığınla,şaşkınlığın la,güçlülüğünle,zayıflığınla kabul etmişim bi kere.NE DEĞİŞ,NE DE DEĞİŞTİR BENİ.Biz böyle sevdik birbirimizi.Seni sen yapan ne varsa kabulümdür hepsi.
Seni özlemek diye bir şey de var bu hayatta ve bu bazen öylesine dayanılmaz oluyor ki...YOKLUĞUNU YAŞAMAYI BECEREMİYORUM, ÜZGÜNÜM.İçimdeki o 'fazla erkek'yokluğunda çekiliyor bir köşeye ve ben güçsüzlüğümle başbaşa kalıyorum.Katlanamıyorum anla,sensizliği 'yok' hükmünde sayıyorum.Sensizlik diye bir şey yok,öyleyse sensiz kalmak da yok.
Şimdi hangi denizin kıyısındaysan,hangi göğün altındaysan önce o sonsuz maviliğe sonra da başını yukarı kaldırıp yıldızlara bak.Aşkımı,yüreğimi,içimdeki seni mavilere yükleyip gönderiyorum,tut onu.Tut ve bırakma...Ben maviyi sende buldum,beni BAŞKA RENKLERLE KANDIRMA...

--

Aşkım Yadigar Kalacak Sana

Yüreğim ne dediyse onu dinledim ben.
Kimi işaret ettiyse ona yöneldim.
şimdi sen diyor da başka bir şey demiyor.
Ansızın bastıran bir yağmura hazırlıksız yakalanır ya insan,
işte öyle ıslattı beni aşkın.
Seni bekledim ben.
Yüreğimdeki heyecanı,gözlerimdeki yeşili,
dudaklarımdaki ateşi,ellerimdeki titremeyi,
küçük dokunuşları sana sakladım.
Ne sen beni bilirdin ne ben seni
ama bir yerlerdeydin ve mutlaka gelecektin.
Ve bir gün çıktın karşıma.
İşte o gün sevdaya dair ne kadar tortu varsa içimde eridi gitti.
Çocuk oldum yeniden.
Hani bıraksan yemyeşil bir kırda
bağıra çağıra şarkı söyleyip koşarım.
Seni bulmanın coskusunu hiç bitmeyecek bir enerjiyle yaşarım.
Seninle yep yeni bir hayatın başladığını biliyorum.
O hayatın içinde vazgeçilmez kıldığım tek şey sensin.
Bilirim,bu şarkı korkutur bazen insanı.
Neler oluyor diye sormadan
bir duygu selinin içinde bulursun kendini.
Ama zaten aşk öyle bir şey değil midir?
Sorarsan planlarsan onun adına aşk denir mi?
Bırak kendini,brak ki aşkın büyüsü sarsın seni.
Kendini o eşsiz duyguların ferahlığına bırak.
Tut elimi birlikte çıkalım bu yolculuğa.
Yarınsız zamanların iki yolcusu olalım.
Kaygısızca yaşayalım aşkı,eriyelim birbirimizde.
Yüreklerimiz birbirimiz için atsın,
soluklarımız birbirine karışsın
Tutkunun alevleri dalga dalga sararken bedenlerimizi.
Gidersen...Gözümdeki son parıltıyı da alır götürürsün.
Bir zemherenin ortasında titrerken bırakırsın beni.
Ama merak etme ayakta kalırım ben.
Tıpkı fırtınaların boynunu eğip yıkamadığı kavak ağaçları gibi.
Senden bana yadigâr kalan her anıyı
bir kez daha bir kez daha yaşarım.
Aşkım da benden yadigar kalır sana...
--